Allah'ın Bahçesinde Bir Çocuksun
Allah’ın bahçesinde bir çocuksun. Evinin duvarlarından şelaleler akıyor. Evinin zemininden aşağı sonu görünmeyen kapkara bir kuyu uzanıyor. Dalabilirsin. Bir tünel gibi dolanıp seni tekrar denize getirir. Ve gelirsin. Gece kapkaranlık denize girmekten korkmazsın çünkü şimdi bir planktonsun. Suyu ve kendini mavi floresan bir ışıkla aydınlatabiliyorsun. Bir kuyruğun var. Yusufçukların şeffaf ve güneşte gökkuşağı renklerini yansıtan kanatları gibi bir kuyruk. Burasının Allah’ın bahçesi olduğunu bildiğinde sana korku yok. Deniz kenarında arkanda yükselen koca dağlar meğer bir adammış, avcunu uzatıp seni avcunda yukarı yükseltir, manzarayı görürsün, o avuçta yumuşak ve güvenli bir yatakta gibi güvenle durursun ve buna şaşırmazsın. Bunca harikuladelik içinde senden başka türlü davranman ve başka kıyafetler giymen de beklenmemiş. Olağanüstü bu renk ve şekil dansının ortasında her şey başka bir şey olabilirken sen mor sweatshirtün ve siyah taytınla duruyorsun ve hiç yabancılık çekmiyor