Yazı yazarken
rahatsız edilmekten hoşlanmadığım için ve son yıllarda sık sık rahatsız edildiğim için
yazmanın bendeki en son etkisi buydu: öfke. Konuşamayacak, anlatamayacağım
o halde hiç başlamayayım. Konuşursam, doğru bildiğimi söylersem birileri
beni güçlü birilerine şikayet edip birilerinden olmakla suçlarsa ne yaparım. Oysa
şimdi toz kir iyice suyun dibine çökünce kimin kim olduğunu biliyoruz.
Komşuların sesleri,
bir şey isteyen, bir sorumluluğu hatırlatan birileri, sonra bunlarla yüklenip
bastıran ağır bir bıkkınlık ve uyku. Üzerine alınanlar, üzerine alınması
gerektiği ve hakkındaki gerçeği kendi dışında bilen biri daha olduğu için saldırganlaşan ama aranızda ermişler gibi dolaşan doğa ve hak aşığı, nezih muhitlerde gönlü bol,
herkese yardım eli uzatan zorba mümin hanımefendiler. Sizden bahsediyorum gibi
geliyorsa sizden bahsediyorumdur. Sizden iyi bahsedilmesini istiyorsanız
insanların canını yakmamanız gerekir.
Bir anda
mızraklarının ucuna ayetleri geçiren, bir anda ihanete uğramış, şaşkın, aaa
meğer onlar da onlardanmış diye aptal ayağına yatan şimdi zengin olmuş Müslüman
hanımefendiler, sizden de bahsediyorum. Birilerine sırtını dayayarak, birilerini
sırtından uçurumlara iterken güçlenen, her konuda haklı mümin kadınlar sizden
bahsediyorum. Filistin’e ağlayan, ağlamayanı kınayan ama aynı apartmandaki
komşusu evinden ve işinden atıldığında kapısını penceresini sıkı sıkı kapatan
mümin kadınlar, sizden bahsediyorum.
Bugün bir korkuya
teslim olmadan yazacağım, isterseniz kediniz ishal olsun, isterseniz penceremin
önünde bağıra bağıra konuşun, bana çok komik bir video izletmek isteyin, isterseniz
sende oklava var mıydı diye mesaj atın ve isterseniz canlarım, ben şifremi
unuttum diye arayın, ya da dünyayı yıkın, ben yazımı yazacağım.
Bana email atıp
durup dururken neye inandığımı neye inanmadığımı sorabilirsiniz. Bana böyle
şeyler soruyorsanız büyük ihtimalle aynı tanrıya inanmıyoruzdur (evet tanrı
küçük harfle). Sizin bana "iyi niyetle" söyleyeceğiniz şeylere engel olamam ama benden
duyacaklarınız konusunda artık kendime de engel olmayacağım. (Buna adınızla beraber mesajlarınızı yayınlamak da dahil.)
Şimdi sizin
yaptığınız ama benim imzalamadığım anlaşmamız şöyleydi. Ben size iyi gelen
yazılar yazacaktım, siz biraz ağlayacak ve sonra biraz arınmış hissedecek,
sonra da tekrar kötü olduğunuzda tekrar okuyacaktınız. Ama ben ağladığımda
hayıııır sen bizim kanaat önderimizsin sen yoldan çıkamazsın diye bana sardırıp
hayatınızda kötü giden şeylerden beni sorumlu tutacaktınız öyle mi?
Tamam, şimdi tam
da istediğiniz şey olacağım. Hayatınızı kurtaracağım. Hayatınızı gerçek manada
kurtarabilmek için önemli bedeller ödedim. Bu bedeli ödediğim için o kadar
kızgınım ki bundan sonra sizin canınızı da biraz yakacağım. Sizin iyiliğinizi
istediğimi, nafile namazlarınızı eda ediyor musunuz, tırnağınıza oje mi
sürüyorsunuz bunların hepsini görüyorum ve bir kenara yazıyorum dediğimde değil
bakın nasıl anlarsınız.
Kendinizin ve bütün insan kardeşlerinizin refahı ve
iyiliğini isteyin. Kıskançlığınız varsa bununla uzun uzun oturup bunun ardını
anlamaya gayret edin. Sonunda hem elinizin dilinizin uzandığı tüm insanlar hem
siz rahat edersiniz, hem de boş yere hasta olmazsınız. Hayattan tat
almak istiyorsanız hayatı başkalarına zehir etmemelisiniz. Hayattan tat almak
istiyorsanız, kendinize yaşama izni ve hakkı vermelisiniz. Özünüzde iyi ve
güzelsiniz, bunu sakın unutmayın. Anneniz babanız ne derse desin. İyisiniz ve
güzelsiniz. Hakkı gözetin, herkesin hakkını, yalnız sizinkileri değil ve yalnız
başkasınınkileri de değil. Ağzınızı eğe büke, canım benim, kuzucum filan
diyerek söylersem herkesin canına okuyabilirim sorun olmaz demeyin. Üslup da
önemli diye sahte ve gerzek olmayın. Doğruyu dosdoğru söyleyin. Koşullar
uygun değilse bir süre susun. Her zaman konuşmanız gerekmez.
Hak haktır. Müslüman'ın da, Alevinin de, Kürdün de, Yahudinin de, Ermeninin de hakkı insan hakkıdır. Cinsel azınlıkların da hakkı haktır. Kadının da hakkı, çocuğun da, hayvanın da, ağacın da hakkı haktır. Hak yemeyin.
Hata yaptıysanız geri dönüp hata yaptığınızı kabul edin ve ifade edin. Ölmezsiniz.
İnsanlarla birlikte yükselirsiniz. İnsanların üzerinde yükselen kimsenin mutlu
ve huzurlu olduğu görülmemiş. İyiliğinizi de iktidar ve kibirinize araç yapmayın. Özgün
olun, cesur olun, cesur olmanın yollarını öğrenin. Bir de kendinizi sadece bir canlı, bir varlık olarak ve "başarmamış" çocuk, bebek halinizle sevmeyi öğrenin. O zaman işte, elinizden,
belinizden, dilinizden emin olmaya başlar dünya. Ancak onu sevebildiğinizde, bir
şey olmaya gerçekten başlayabilirsiniz.
Ben sizin naif,
kırılgan, doğa kızı, yeşilin kızı Anne’iniz ve anne cafenizim. İstersem o olurum, istemezsem başka biri, istersem rol yaparım ve inanın rol
yaparsam ruhunuz bile duymaz. En iyisi insanları yukarılara koymayın,
hayranlıklarınızı abartmayın. En iyisi kendinizi de yukarılara koymayın. İnsan olduğunuzu
kendinize yedirebilin. Yükseklerden yücelerden düşün, gönüllü olarak düşmeseniz
bile eğer düşürülürseniz bilin ki bunda hayır var. İnsan olmak gerçekten zordur
ve insan olmayı kendinize öğretmek, asıl yüce olan budur. Bundan sonra beni
dinlerseniz kurtulursunuz. Bundan sonra, eskiden olduğumdan daha da mübarek bir
insan olacağımı sanırım anladınız.
Anlamadığınız çok
fazla şey olacak. Meditasyon yapın, rüyaya yatın, tefe'ül yapın cevap
belirecektir. Bazı şakalar yaptım. İnşallah hangilerinin şaka olduğunu
bulabilirsiniz. Bundan sonra da kendisiyle oturmaya tahammülü olmayan lütfen
buraya oturmaya gelmesin.
Fotoğraf: Kyle Glenn