1
Kendini yine bir duvarın önünde dua ederken buldun. O ilk zamandan bu zamana ne değişti? O zaman annenin "tutturduğunu tutturuyor bu da" dediği çocuktun. Şimdi, kendini daha ulvi bir gayeye adamak için kadılıktan istifa ettiğinde tevazusundan gönlü hoş olmuş ama her sohbette yalnızca, “ben bilmem” zikrini söylemek zorunda kalınca dünyası altüst olan Yunus’u izliyorsun. Şimdi avlu süpürüyorsun, kazma kürek tamirine çarşıya iniyorsun.2. Dünya
bir aynadır diyorlar. O zaman, yokuş da
bir ayna, mandalina kokusu da bir ayna, cocostar da bir ayna olsa? Öyleyse sana tespihlerin yerini gösteren
küçük kız da sensen, hayrına kağıt havlu dağıtan kadın da? Öyleyse rengarenk tespihler, Hacı Bayram Camii
duvarıyla bitişik Augustus Tapınağı? Sen o zaman, tamam gölgensin ama sen ya aynı zamanda sevdiğinsen, sen bir deli koyunsan, sen portakallı keksen? Sen, hem Cumartesi
günleri kepenkleri indiren dükkanlar, hem yük arabalarında birbirini neşeyle
süren çıraklar, hem laleli mor seccadelersen? Sen o zaman hem içerisi, hem
dışarısıysan? İçerinde bir soba yanar, ellerin öyle ısınır; dışarında serin
bir teras ve koskoca bir şehir manzarası ve yıldızlar vardır.
3. Kadınlar konuşurken duydun. "Ölüleri diriltiyor", dediler. Sen de, ölüleri diriltene, yaşayanları diriltmek zor değildir, diye düşündün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder