Stadyuma kadar yürüdüm. Alışveriş merkezine kadar yürüdüm. Eğer yarın yürürsem kendime çiçekçiden çiçek alır öyle dönerim. Ama çiçekçi o saatte açık olur mu?
Akşam Ayşe, balkabağına
bir Hello Kitty yüzü oydu. Çıkan kabak çekirdeklerini kurusunlar diye gazeteye
serdim. Balkabağı çok güzel kokuyor.
Yaldızlı bir fincanda
çayımı içtim. C’nin Do, D’nin Re olduğunu öğrendim.
Serenay bana kalp
kalbe karşıdır çiçeği gönderdi. Notunu okurken, çiçeği açarken acaba nasıl,
acaba kim ve neden. Kat kat sarılmış balonlu ambalaj, kağıt, bant. Yaprakları
küçük kalplere benziyor ve upuzun saçlar gibi uzanıyorlar. Birkaç hafta önce
kendime bir sarmaşık almıştım. O da hızla büyüyor. Sarmaşıklar çok umut veren
canlılar değil mi? Hep yeni bir bebek dal, bebek yaprak, eski yapraklardan taze
bir renkte. Nazlanmıyor ve bir yolunu buluyor.
Keşke bilmenin
bir yolu olsaydı, benim yüzlerimden biri, bir başkasının aynasında duruyor,
çiçekli, kelebekli bir aynada, nasıl görünüyorum, bana dair neyi hatırlıyor? Herkese yetemezdim
belki kimseye yetmedim de, yine de bir şeyler olmuş, yine de oradaymışım. Bu duyguyu,
biri için var’dım, bana günaydın diyen biri vardı. Gerçekten var olduğunu her
insan, keşke bir anketi olsa, kaç saatte, dakikada, ayda bir hissediyor? Belki en
yoğun olarak bunu aşkta yaşadığımız için tutunup kalıyoruz aşk konusuna. Aşkta hem
tanrıda, hem ana babada, hem bedenimizde istediğimiz o ışıltının, o var olma
tınısının tohumu olduğu için mi? Çabucak büyüyor, elde olmadan, bir gece
hesapta yokken, işte bu sarmaşıklar gibi, nazsız, kararlı, hangi dala, hangi
yukarısına veya aşağısına dolanacağını bilerek, sormadan, izin istemeden. Keşke
daha çok ve her gün her an daha çok histe, anda ve eylemde bu olsa veya zaten
olduğunu biz de görsek, ah görülüyormuşum, sesim zaten varmış ve dinleniyormuş,
O zaman bile yok, sanmam, aşka yine düşerdik, boşverin, birinin yerine başka
bir şey koymaya boşuna çalışıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder