Ben yaşlanıyorum
ve bu, hiç Şeyma Subaşı gibi vücudum olmadan direk yaşlanmak üzücü de olsa,
biraz hoşuma gidiyor. Çünkü ben dediğim şeyin rengi belirginleşiyor, donuk mumu
eriyor. Eskiden beri başkalarının bende ne bulduğunu anlayamazdım artık anlayabilmeye
başladım. Sevilmeyecek biri değilmişim, tercihinizi takdir ediyorum.
Değişirken,
içeri doğru sokulduğum her bir saniye buna değermiş. Tabii aklımın bir yerinde
bugün arkadaşımın anlattığı gibi keşke ben de hentbol takımı kurabilseydim ve
böyle yalnızca durgun işlerle uğraşmasaydım, evet kendime bayılmıyordum ama şeyler
delice temas etmiyor artık. Sahteliği sezinlemek için bir kulak daha takıldı
sanki. Bir gözlük numarası daha eklendi ve bir şeyler temas ettiğinde, bu
gerçek hareketlere ve kararlara dönüşüyor. Öyle havadan edebi bir ruhsallığa,
ruhbanlığa sanki dudak büküyorum.
Hepimizi daha çok sevebilmeye başladığım da bir gerçek. Anlayacağınız üzere ben buraya her gelişimde bir buçuk metre daha uzamış oluyorum. Şaka. Sadece bunları epey inceliyorum. Ne oluyorum, ne oluyoruz diye. Anlayabileceğim yanlarına eğiliyor eğiliyor ve anlamadığımda suya bir taş atıyorum.
Sevgi'nin gönderdiği bir alıntıda, "Daha iyi insan
olmak" diyordu. "Yazmanın amacı bu olmalı." Bu tabi
tartışılıyor ama bence de yazmanın değil her şeyin amacı bu olmalı. Ne kadar gerçek
olur bilmem ama yaşamak dururken yazmak istemiyorum artık. Sabah erken kalkmak
ve koltuk bakmak için ailemle İkeaya gidebilmek istiyorum. Bitcoin yükselince mutlu olmak
istiyorum. Buraya gelince de bitcoinden bahsetmek istiyorum. Hayır belki o kadar değil ama cadı şapkası almak için paraya ihtiyacımız var ve ben kafama o şapkayı takarken ayağım yere de bassın istiyorum.
Bende pek çok şeyin müzikle ilgisi var. Koronun ilk buluşmasında Masis hoca şuna benzer bir şey dedi. Koroda şarkı söyleyebilmek için önce birey olmak gerekir. Ne çok duvar ne çok kapı var, yazı dışında. Rüyamda bir şarkı sesi duyuyordum. Tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu. Kilise korolarında söylenen klasik şarkılardandı. Evimden çıktım. Yakındaki alışveriş merkezinden geliyordu. Oraya yürüdüm. Alışveriş merkezinin ortasına yürüdüm ve orada kuyruklu bir piyano ve üç kişi vardı. Biri söylemiyor, duruyordu. Piyano kendi kendine çalıyor ve siyah bir adamla bir genç kız söylüyordu. Benim kocaman bir koro sesi olarak duyduğum şey bu iki kişiden çıkan sesti. Bazen işte o iki kişi yeter gibi geliyor bir koro olmaya. ve bir şeyleri yüceltmek, birine hayran, birine teselli olmak istiyorum söz söylerken. Aman ne büyük hedefler diye kendime de dudak büküyorum bazen ama bu, zaman zaman kaybettiğim ve sanırım benim özümü oluşturan şeylerden biri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder