Rose geçen hafta veya bu haftasonu solo şarkı çıkarmış, çocuklar hemen ezberlemişler. On the Ground’u açtım, birlikte söylediler. Blackpink’ten nefret eden bir grup vardı. Neden Blackpink dinliyoruz diye isyan ettiler. Bilmiyorum. Birinin sevmediği bir şey mutlaka bulunuyor.
İngilizce
Matematik derslerine girdiğim için Pi gününün beni de ilgilendirdiğini
düşünerek bana Pi günüyle ilgili bir sayfa yazı ve Pi gününüz kutlu olsun yazan
bir kart verdiler.
Cem Balçıkanlı’nın, Bertrand Rusell’dan alıntıladığı sözü okudum. "Mesleği çocuk eğitimi olan biri bu işi günde en çok iki saat yapmalı ve geri kalan saatlerini çocuklardan uzakta geçirmelidir." Cem hoca da diyor ki yorgunluk sinir bozar. Sinirleri bozulan öğretmen kendini hangi kurama göre yetiştirmiş olursa olsun bu bozukluk bir yerden patlak verecektir. Aşırı çalışan ve yorgun öğretmenlerin çocuklara yakınlık göstermesi olanaksız.
Dilşad’la
Cumartesi sabahı yoga yaptık. O kadar iyi geldi ki. Ben bir yoga insanı değilim
ama bu da zaten bir tür dans gibiydi ve Dilşad çok tatlı sert komik bir
kızkardeş gibi davranıyordu. Gerçek bir hoca. Ben çocukken köyde bir evde toplandığımız
zaman Zeynep abla bize oryantal dans öğretmişti. Aslında eskiden burun
kıvırdığımız altın günleri filan bu işe yarıyordu. Kadınlar bir araya gelip
oynarlardı, biri mutlaka oryantalde en iyi olurdu. Bir de çok gülerlerdi. Şimdi
dişil enerji, kurtlarla koşan kadın çemberi diye gittiğimiz topluluklar eskiden
mahallede oluyordu. Bugünlerde o günleri hatırlıyorum. Bunu bana Dilşad
hatırlattı. Aynı sıcaklıkla.
Cumartesi günleri
Instagramda onunla canlı yayın yapıyoruz. Bu küçüklüğümüzde oynadığımız radyo
programcılığına benziyor. Ses çıkarmak çok güzel. Bu hafta Kaybolan Bağlar
kitabını andım. Sesimize ses bularak kendimizi buluyoruz diye konuştuk. İnsan
insanın aynası. Kendini tek başına oturarak bulamıyorsun, biraz oturmak biraz
açılmak. İnsanların birbirine iyi gelebildiği, kolay unuttuğumuz bir gerçek.
Yarın yedilere
can, could, be able to anlatacağım. Gramer anlatmayı sevmiyorum. Onlara şunu
soracağım. Geçmişte bir şeyi başaramadığınız ve üzüldüğünüz bir anınızı
düşünün. O olayı hem can, hem could, hem be able to ile tüm zamanlarda
yapabilir olduğunuzu söyleyin. Hahah böylece onlara theta healing gibi bir şey
yapmış olacağım.
İkindi kahvaltısında mozaik pasta vardı yiyemedim. Kendime vişneli browni aldım Allah affetsin.
Hibridcilik
yoruyor. Kafalar karışık ve yer yer gidik. Gün bitiminde fiziksel olarak bitmiş olmak. Bu ara su içmeye ve uyumaya
doyamıyorum. Ağırlıklı battaniye almıştım Ahmet’e. Çalıp çalıp uyuyurum. Bebek gibi
sarıyorum kendimi ona. Evde çiçek besleyebilmeye başladım. Maşallah maşallah. Devetabanı
ve bir tür çöl bitkisi ve Benjamin. Bunları Sevgi başlattı. Bana getirdiği hava
bitkisiyle. O da hala yaşıyor ve şaşırıyorum. Neden şaşırıyorum ki yaşamak çok
güzel. Denedim gerçekten güzel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder