Masalda prenses, zehirli bir elma, bir bilge veya
geyik de olabilirdin. Ah ne çok seçenek var gibi duruyor, oysa zamanla bak pek
öyle değil. Çocukluğundan beri yaptığın şeylere hiç bakmadın. Aman, onları herkes
yapar. Sen masalda erik olacakmışsın.
Emin misin? Mutlu
musun? (çünkü bir kadın her zaman mutlu olmalıdır) Heyecanlı mısın?
Yeteneklerini böyle mi kullanacaksın? Bizim istediğimizi vermeyecek misin? Ne
kadar cimriymişsin. Kimsin sen? Sen söyleyemiyorsan, biz söyleriz. Ama anlatsana
biraz daha, iyice anlat.
Canın güneşe çıkmak istiyordu. Çıkmadın. Bütün önemli şeyleri avcunda
sıktın, pamuk şeker gibi bir cimcik
kaldı. Fazla pembe, fazla şekerli, kaskatı. Onları bizim için çubuklara dolaya dolaya kabartmıştın, kendin
yemeyecektin, yapmak istediğin böyle bir şey de değildi. Yine de rengini değiştiriverdin.
Demek pembe sevmiyorsunuz, o zaman maviye boyayayım. Elindeki bu gönülsüz şeyler öfkeli ve yapışkan dert oldu sana.
Bir sürü dünyaların vardı dünyalar kavuşmak istiyordu, fırça ve mürekkep, zımpara ve balmumuyla yapabilirdin. Zamanla beliren bir şeydin, oluşan bir varlıktın.
Kendine ait odandaki gibi sevip sevişmek yazmak ve boyamak için kendinin
layığı nedir? Tepside kalan son kenarı reddediyorsan işin var, ağacına
bağlanmış renkli çaputların dileklerinden sorumlu hissetmiyorsan şimdi her ihtiyaca karşılık veremezsin, her meydan okumada ayağa kalkamaz, sinemez de, haklı kavgada susamaz da ve her
çekiştirilen yere sürüklenemezsin -başka bir şeyin tadı olamazsın zaten erikten çok kuşburnuyken.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder