Salçalı Makarna


 

Bugün bana sorsanız, beni en mutlu eden şey, salçalı makarna yiyebilmektir.

Evdeki bozuk sandalyeleri ve kullanılmayan minderleri dışarı taşıdım. Eski evimin yükünü her geçen gün çıkarıyorum. Benim yük dediğim, birinin işine yarıyor. Yarım saat sonra sokağa baktığım zaman, eşya gitmiş oluyor.

Yarım kalple yapılan işler de yük oluyor değil mi? Bereketsizlik getiriyor. Hem zamanda hem mekanda hem cepte. Yüreğimin tümünü koysaydım en kötü ne olurdu?

İşte yüreğim de, bedenim de burada, zihnim de başka yerde gezinmiyor. Şimdi tamamımla sevgimin kocaman emrindeyim.

Sol tarafta yanan ışık, ateş, bana bir şey söyleyip duruyor. Salçalı makarna yemek değil. Sen severek pişirmeyi öğreniyorsun. Sevgide pişmeyi de öğreneceksin. Yaradanın sevgisini almayı, aracısız, uzun nutuklar olmaksızın. Çok şükretmeyi, zamanında sofraya konan ekmeğin şükrünü yapmayı. Ben bugün kızıma sevdiği bir tatlıyı alabildim. Örnekler hep yemekten geliyor aklıma, belli ki bu hayattan lezzet almanın bir ucu, bir nimeti görerek, koklayarak, şükrederek yemekte ve doyduğunu bilmekte. Ben çok fazla şeye doydum. Ama bilmemişim. Şimdi doymadan kalkmam gerekse bile, ne güzel demeyi öğreniyorum. Ne güzel ışık, ne güzel merdivenler, ne güzel sohbet.

Tüm sevdiğim şeylere kavuşamadım ama kavuşmuş kadar sekine içinde yaşamak mümkündür. Çünkü hayat bir mümkünlük. Çünkü her an bir kıvılcımdır. Sen o kıvılcımdan, mümkün olan tüm hayatlarını ve hayallerini birbiri ardına havai fişekler gibi rengarenk yükselip çiçekler çizdiğini görürsün. Tüm notalar bir şarkı oluşturacak, tüm dağınıklık toparlanacak ve fazla gelen her şey senden çıkıp ait olduğu yere ulaşacak. Bir şeylerin yerini değiştirmek güvenli, haktır ve tüm doğru şeyler kadar doğru.

Mükemmel bir sofra kurmak isterseniz örneğin makarna için bir dakika bile önemliymiş. Ben mükemmel değil, doyduğum bir sofra düşledim hep. Suçluluk duymadan yemeğimi kaşıklayabildiğim bir sofra. Şükredebildiğim bir sofra. Ürkmediğim bir sofra. Boynuma borç olmayan. Ve şimdi de biliyorum, bu illa ki baştan savma bir sofra olmak zorunda değil. Harika bir sofra olabilir. Daha rafine bir damak tadına hitap edecek şekilde yapılabilir. Ve dostluk da aşk da sevgi de zenginlik, tevazu hüzün kahkaha tüm inanışlar, hepsi de aynı sofrada buluşabilir. Esnemek de, eğilmek de, dik durmak da, kabımı genişletmek, onlar da mümkündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eski Kitap, Yeni Kitap

Blogdaki yazılardan 2014 yılına kadar olanların toplandığı bir kitabım vardı biliyorsunuz. Bu kitabın yayıneviyle sözleşmesi çoktan bitti. B...