Hayatımın uzun yılları, enerji vampirleriyle geçtiği için size bu konuda iç rahatlığıyla birkaç şey söyleyebilirim. Eğer terapist değilseniz, sizinle aynı yerden yaralı biriyle baş başa kalmayın. Özellikle, bana iyi geliyorsun, diyen insanlardan uzak
durun. Sizden daha zayıf düşmüş bir kardeşinizi gördünüz ve ona iyi
geldiniz diye kendinizi iyileşmiş, güçlenmiş sanmayın, büyük ihtimalle bu
karşılaşmanın sonunda içinden hayat çekilmiş olan siz olacaksınız.
Çok övenden, hiçbir şey vaat etmediğiniz halde, "olsun ben şuracıkta da uyurum" diyenden, sizinle yakın olmak için normalin üstünde
bir çaba gösteren, ısrarını sevgisine
verdiğiniz insanlardan uzak durun. Hiçbir normal ve sağlıklı insan bu kadar
ısrarcı olmaz. Umursamayarak çabalayan çabasızlığa ve cool’luğa da dikkat edin. E iyi ben de zaten sağlıklı sayılmam, hem yalnızca böyleleri
bana yaşadığımı hissettiriyor diyeceksiniz ama asıl böyleleri ruhunuzu emebilir.
Onları yanınıza aldığınızda sizin gibi yaşamaya, sizin gibi
konuşmaya, sizin yaptıklarınızı yapmaya, kendilerine sizden ve başkalarından aldıkları parçalarla bir kimlik yaratmaya çalışabilirler. Sonra bu tür ilişkilerde şöyle bir an
muhakkak gelir. Sizde en hayran oldukları özelliklerinizle, hayallerinizle,
kendinizle dalga geçtiğiniz şeylerle, onlara anlattığınız gizli küçük aptallıklarınızla
dalga geçmeye başlarlar. Yavaş yavaş ışıltınızı kaybettiğinizi de ancak
onlardan duyduğunuzda fark edersiniz. Sen de hep depresyondasın derler. E hani
hep depresyonda olan oydu? Siz onu ayağa kaldırıyordunuz hani?
Sizi böyle böyle
kendi yaşadıkları rutubetli odaya çekerler. Orada hareket alanları yoktur, işte
sizin de olmasın. Değişmeye kalkmıyorlarsa siz de kalkmayın. Sevmedikleri
işte çalışıyorlar, siz de daha iyisini yapamayın. Moraliniz bozulduğunda “aa
ben sana inanıyorum” desinler, ama hevesle somut bir adım attığınız veya mutluluğunuzu -gizleyemediğiniz- her
seferinde sizi duygusal dramlarıyla veya cesaret kırıcı imalarıyla sabote etsinler. Birlikte yalnızca daha da fazla dertlenin ve birlikte küflenin. O çukurdan çıkmak için her debelendiğinizde size oraya ait olduğunuzu hatırlatsın. Siz çocuksunuz ve dünya size göre değil.
Alanınızı koruyun, hayatınızı koruyun, kendinizden yana
olun. Ancak gelişebildiğiniz, bağımsız olarak ilerleyebildiğiniz, ayrı ayrı güçlü hissedebildiğiniz ve bu gücü birbiriniz üzerinde denemediğiniz ilişkilere destek olmaya, cesaret vermeye çalışın. Hayatınızı, hayallerinizi, fikirlerinizi, dertlerinizi de kendinizle, yalnızca iyiliğinizi
istediğini her seferinde hissettirmiş/kanıtlamış biriyle paylaşın veya olmadı bir terapistle konuşun. İyi arkadaşlar veya terapistler, insana kendi güçlerini hatırlatır ve kişiyle kendi arasında durmayıp çekilirler.
Biriyle konuşurken kendinize sorun, bedenim gergin mi rahat
mı, şu anda doğal halimde miyim, mutlu muyum, kendim miyim, kendimde ya da
karşımdakinde rekabet, kıskançlık, kendini kanıtlama arzusu hissediyor muyum?
Ayrıldığımda mutlu, hafiflemiş, desteklenmiş ve güçlü mü hissediyorum yoksa kafası
karışmış, ağrımış, yorgun, duyguları uyuşmuş veya öfkeli mi?
Sonra da canınız tatsız şeylerle yüzleşmek isterse, insan bu tuzaklara niye düşer ve buralarda ne işiniz var onu araştırmaya başlayın. İpucu şurada