Sevgiler


Soba yakmayı ve boyumdan büyük karda yürümeyi. Ağzıma aldığım otun içindeki sütü bulmayı. Dere kenarını. Su sesini. Deredeki akıntıda düşmeden durmayı. Kendimi karlara atmayı. Orman akustiğini. Bir köprünün üstünde durup altından akan bir suya bakmayı. Gece yağmur yağmasını.  Sabah güneş doğmadan uyanık olmayı. Tek başıma olmayı. Böyle zamanlardaki, unutulmayacak bir an yaşıyor olma hissini. Pencereden hiçbir şey göremeyecek kadar sis olmasını. Rüzgarla pencereden sızan kumun çıtır çıtır her yere yayılmasını. Çok büyük dalgalara bakmayı. Güneşin yosunlu taşlara vurmasını. Koyun ve keçilerin dönüşlerini. 
Rüzgarda yapraklara bakmayı. Güneşte uzanırken uyuyakalmayı. Derin bir denize atladığında insana korkudan on dakika gibi gelen o üç dört saniyeyi. Yosunlu bir yerin üzerinden yüzerek geçerkenki korkuyu. Kızakla bir tepeden kaymayı. Hanımeli kokusunu. 

Deep peace / Danovan

Eski Kitap, Yeni Kitap

Blogdaki yazılardan 2014 yılına kadar olanların toplandığı bir kitabım vardı biliyorsunuz. Bu kitabın yayıneviyle sözleşmesi çoktan bitti. B...