Neden Yazılıyor, Neden Yazılmıyor?

Geçen gece bizim bahçeye bir kirpi geldi biraz dolaştı gitti. Kirpiler üzerine küçük bir araştırma yapmıştım zamanında. Kirpiler, tehlike anında sadece o bildiğimiz diken atma olayını yapmazlarmış. Kendilerini top yapıp dikenli bir topa dönüşerek yuvarlanarak kaçarlarmış. Herkesin bir kendini koruma yolu var. İnsan blog yazarken bir süre sonra artık kendimi nasıl korusam derdine düşüyor da ondan kirpiyle başladım.
Blog yazmayla ilgili bir iki şey geldi aklıma dün Deli Anne blog yazmayı bırakacağını söyleyince... Deli anneyi benden öğrenecek değilsiniz elbet, fotoğraflarının yollarının hem içsel hem dışsal yolculuklarının hastasıyız bunca senedir. Pek çok kez denk gelen hayat dönemlerimiz, aaa ben de tam bunu arıyordum, bundan bahsedecektim dediğim öyle çok şeyden bahsetti ki eminim bir çok insan kendinden bir şey buldu onda... Aynı ben, aynı, dediğimiz ne çok şey var... Müzik zevkimiz coşkularımız umudumuz umutsuzluğumuz...

Ama şimdi yazacaklarım kendi deneyimim, başka bloggerların bu süreci nasıl yaşadıklarını hiç bilmiyorum, kimseyle de konuşmadım açıkçası bu konuyu...
İnsan neden blog yazar? Ben nasıl başlamıştım? Bebek bekliyordum, bazı konularda kafamda sorular vardı, o konuları araştırırken deneyimlerini paylaşan bloggerlardan ilham alarak ciddi ciddi başladım. Daha önceden de ayrı konularda bir iki blog yazmıştım da sürdürmemiştim. Anne blogu diye başlayan blog sonradan edebi deneme yanılmalara, bir günlüğe, fotoğraf da paylaşılan bir yere, köşe yazısı yazdığımı sandığım bir yere, bir ara manevi yolculuğumu paylaştığım bir yere dönüştü... İnsan neden yazar? Aklına yazacak bir sürü şey geldiği için yazar bence. Bir de özgürlük çok önemli. Özgürce yazabiliyorsan yazarsın. Bir de okunduğunu bildikçe yazma şevki artar gibi geliyor.
Burayı önceden hiç tanımadığım kişiler okurdu. Tanıdığım insanlardan sadece eşim ve kardeşim okuyordu. Ancak her güzel şeyi bir kurcalamasak olmaz değil mi, insan yazdıklarının bir değeri olduğunu hissettikçe gidip başkalarına da anlatmadan duramıyor. 2009dan beri blog yazıyorum, o zamandan bu zamana yavaş yavaş şunlar oldu:
1. Kendi kendime konuşur gibi yazdım
2. Bir iki yorum geldi (çünkü gidip bir yerlere yorum bıraktım, yoksa sizi kim nereden bulsun :)
3. Aha işe yarıyomuş, o zaman gidip az daha yorum bırakayım ünlü olurum belki :)
4. Gün boyu sadece blog okuyup yorum bırakmalar
5. Eşim ve kardeşim okuyor, beğeniyorlar, hah iyi
6. Aha birileri email atıyor, arkadaş filan oluyoruz
7. Yok arkadaş filan olamıyoruz
8. Okulda laf tam oraya geliyor ve bir arkadaşıma söylemiş bulunuyorum blog yazdığımı
9. O başka birine söylüyor
10. Bir yıl sadece iki kişi biliyor, sır gibi. Ahah çok önemli bir iş ya saklamam lazım
11. Muhabbet ederken biri diğerine söylemiş, aaa o bile biliyorsa madem şu kişi daha samimi arkadaşım, ona da ben kendim söyleyim
12. Bir öğrencime söylüyorum
13. Başka bir öğrencim duyuyor 1 sene sürüyor bu böyle
14. Instagramla beraber film kopuyor. Çünkü instagramda hem blogdan tanıdıklar var hem facebook arkadaşlarım. Facebook arkadaşlarımın hepsi birebir tanıdığım insanlar. Hmm işte burada bir sorun var. Facebookta öğrencilerim de var. Onlar instagram hesabı açınca işler karışıyor. Zaten normal hayatta ah öğrenciyle facebookta arkadaş olmam gibi sınırlarım olmadığı için herkes her yerde her şeye ulaşabilir oluyor ve bu acayip kafa karıştıran bir şey
15. Akrabaların da instagrama teşrif etmesiyle daire tamamlanıyor
16. Şimdi sorun şu arkadaşlar: Artık öyle "bir arkadaşla konuşuyorduk, şöyle dedi veya bir öğrencime şöyle olmuş"lu yazılar olmuyor. O arkadaş kendini burada görünce bundan hoşlanacak mı, o öğrenciyi bilen diğer öğrenciler var, filan... Ayrıca günlük hayatta da sevdiğiniz sevmediğiniz herkes okuyor. Özellikle sizi sevmeyen birileri varsa niyeyse gelip okuyorlar ve işin kötüsü geri bildirimde bile bulunuyorlar :)
Müdürü yazardınız yazamıyorsunuz, veliyi anlatırdınız anlatamıyorsunuz. Bir öğrenciyi öveceksiniz diğerleri kıskanmasın diye övemez oluyorsunuz. Aslında önceden anlatabildiğiniz çoğu şeyi artık sansürlemek zorundasınız. Oysa anlatmak istediğiniz şeyi anlatmanız için oradan başlamanız gerek. Yani bir yazıyı hangi olaydan yola çıkarak yazdığınızı bilen bir sürü insan var artık. Ayrıca her gün gördüğünüz, blogunuzu okuduğunu söyleyen bir sürü insan, acaba okudu mu, ne düşündü sorusu çok gıcık bir soru...
Geriye bir iki seçenek kalıyor, kimsenin bilmediği veya umursamayacağı şeylerden bahsetmek. Veya herkesin bildiği ve her yerde okuyabileceği şeylerden... Veya samimiyet düzeylerinin bu kadar farklı olduğu bu tuhaf kitleye yepyeni bir şeyler uydurmak... O da kurguda iyi olmayı gerektiriyor. Filan derken insan bir tıkanıyor haliyle. Bu biraz, kimlere kendini ne kadar açtığınla ilgili ama yok ciddi bir sorun var burada. Özgür değilsin, dilediğince yazamıyorsun. Teyzenin okuduğu blogu öğrencin de okuyor, müdür bile okuyor olabilir, eşinden bahsediyorsun ertesi gün öğrencin hiç ummadığın sorularla geliyor.
Yazmak istiyorsun. İlle özel hayatını anlatmak değil de bir yerden yola çıkarak başka daha büyük bir yere varasın var belki ama o gelip oraya takılmış oluyor. Bir söz okumuştum, insan kendi iç dünyasını açık etmeden bir dilekçe bile yazamazmış. Her halükarda kendinden bir şeyi ele vereceksin mecbur. Yani blog yazacaksan bu biraz böyle sanki. Bir Orhan Pamuk olsam gider bir Yeni Hayat yazarım ama olmuyor öyle ha deyince. Blog bir zevk bir keyif işiydi, böyle bir zevkim vardı onu da kendi elimle öldürdüm aptal gibi filan diyorsun bir süre sonra...
Yani niye yazılır, işte kendini durduramayacak kadar heyecanlandığın duygulandığın konularda yazılır yine. Amaan kim okursa okusun dediğin anlarda yazılır. Böyle anlar da pek çok yaşanmaz ya... Öyle işte. Geri dönüşü pek mümkün olmayan bir şey. Ama yine de şöyle bir ümidim var, bazı konular öyle sıkıcıdır ki, okumasını istemediğiniz insanları uzaklaştıracak alanlar seçip o alanlarda uzmanlaşabilir ve o konularda yazmaya çalışabilirsiniz. Aman bu ne yazmış böyle? etkisi yaratılabilir belki :) Ama onları itecek sizi çekecek o konuyu nasıl denk getireceksiniz. Falan. Filan. Yani işin tadı ille bir yerden sonra kaçıyor. Bir de hiç tanımadığınız bloggerlar bir yerlerde buluşuyorlar ve bir türlü buluşamadıkları sizle ilgili şeyler konuşuyorlarmış niye ki? Yeni başlayanlar okuyorsa, aman, ağzınızı sıkı tutun. Öğrencilerim, tumblr, twitter takılın... Buralarda fazla gezmeyin :)
Herkes okusun beğensinden geldiğimiz nokta budur arkadaşlar. "Kimse okumasa keşke"

Eski Kitap, Yeni Kitap

Blogdaki yazılardan 2014 yılına kadar olanların toplandığı bir kitabım vardı biliyorsunuz. Bu kitabın yayıneviyle sözleşmesi çoktan bitti. B...